Bab-ı Ali 2018

  • Bab-ı Ali

Değerli okuyucu, Cenab-ı Resulullah efendimiz,

 

Ben ilmin şehriyim, Ali kapısıdır

 

buyurmaktadır. Romanımızın kahramanı Cem, Allah var mı? Sorusuyla girdiği kendisini bulma yolculuğunda, Allah’ı tanıdıkça kendisini, kendisini tanıdıkça Allah’ı tanımaya ve tanıdıkça yakınlaşmaya başlayacaktır. Duyma bir imandan, görme imanına geçtiği yolculuğunda, ilmin şehrini ve Ali olan kapısını kavrayıp anlayacak, Ali kapısından geçip ilim şehrinde eminliğe ulaşacaktır. Bizler de kitabı okudukça Cem’le birlikte yürüyecek, ilerledikçe aslında kendi gerçekliğimize geri döneceğiz. Okunması gereken en büyük kitap, kişinin kendisidir gerçekliğinde, bu kitapta kendimizi okuyacağız.

 

İnsan, sorgulama, araştırma, bilme ve bildikleriyle var olan ama bilinmeyeni keşfetme özelliğindedir. İşte Cem, bu özelliklerini Allah için kullanarak veriliş gayesine ulaşacaktır. Kapı, kişinin kendisi olup kendiliğimizden geçmek kapıdan geçmek, girilen ilim şehri ise ruhumuza ermektir. Hz Ali’nin kapı oluşu, O’nun Ebu Turab oluşundandır. Toprak gibi olmadan kendiliğimiz şirkinden geçilmemesine işarettir. İnsanların, kendilerince türettiği Allah anlamlarının farklılığı, tanımlayanların kendilerine görelerinin farklılığından gelmektedir. Görelerden geçme sonucu girilen ilim şehrinde bulunan, Allah’ın kendi gerçekliği olur. Bilinmelidir ki anlatımların farklılığı, isimlerin farklılığı, zaman ve mekânların ve anlatanların farklılığı çok olsa da aslında anlatılan ve her zaman kutsiyet yüklenen Allah’tır.

 

Kitabı okudukça gireceğimiz gerçekler deryası, Allah hakkındaki bilgilerimizi sorgulamamızı sağlayacaktır. İnkâr etsek de iman etsek de.           

Aşk u niyazlarımla.